29 Ağustos 2012 Çarşamba

Uçurtma Avcısı


Yazar: Khaled Hosseini
Yayınevi: Everest Yayınları 
Çevirmen: Püren Özgören
Sayfa Sayısı: 356  
Basım Tarihi: 2012, 23. Basım

Okumak için uzun zamandır kitaplığımda bekleyen bu kitabı okumaya nihayet dün başladım ve soluksuz bitirdim. Gerçekten -her ne kadar bazı yerlerde tesadüflere abartılı şekilde yer verilmiş olsa da- bu kadar popüler olmasını hak edecek kadar güzel bir kurgusu vardı. Yazarın oluşturduğu olay örgüsü kadar sözcükleri kullanımı da oldukça etkileyiciydi. 

Kitap, zengin bir babanın oğlu olan Emir ve hizmetkarları Alinin oğlu olan Hasan'ın Afganistan'da geçen çocukluklarıyla başlıyor. Kitabın sonuna kadar dostluk, sadakat, ihanet, etnik kökenin doğuştan getirdiği haklar, haksızlıklar, Afganistan'ın dönüşümü ve içsel hesaplaşmalara şahit oluyoruz. 

Okurken hayatı sorgulatan ve aslında o kadar da adil olmadığını hatırlatan bir kitap. 

Ah sevgili Hasan; "Senin için bin tane olsa yakalarım."

Arka Kapak:
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. 

Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz. 

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor. 

Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder